Peki Ya Sevilecek Biriyse?
Evet bugün 14 Şubat sevgililer günü, her yerde kalpler, kırmızı süsler, çiçekler ve tek taş yüzükler uçuşuyor ama bugünkü yazımın konusu bu değil Sevgililer gününü elbette kutlayın (hayatta her şeyi kutlamaya bahane eden biri olarak aksini zaten söylemem kendimle çelişmek olurdu), kutlayın ama gelin biraz da sevmekten-sevgiden bahsedelim…
Nedir sevmek? Sadece mantığınıza veya çıkarınıza uyan kişilere sempati beslemek ve onların her yaptığını (nedense!) hoşgörmek mi? Yoksa bir insan size saçma sapan bir davranışta bulunsa bile onun Allah’ın yarattığı bir ışık olduğunu bilerek, içindeki o tertemiz yanını görerek, can-ı gönülden sevgi ve hoşgörü beslemek mi?
Bence ikincisi…
Ama tabiki bu herşeyi ama herşeyi hoşgörmek, asla kimseye sınırlarınızı çizmemek demek değildir. Herkesle çok samimi bir ilişki içinde olmak zorunda da değiliz ama bir düşünmek lazım bizim o gıcık olduğumuz kişiyi bir de annesine sorsak acaba nasıl bir cevap alırdık… Ya da en yakın arkadaşına sorsak… Eminim ki güzel sözler söyleyip onun aslında ne kadar iyi kalpli ne kadar içinin temiz bir insan olduğunu bize uzun uzun anlatırlar. Bir de çevresinin ona çok haksızlık ettiğini de eklerler belki… Hatta belki de işyerindeki arkadaşları onun ne harika ne esprili ve yetenekli biri olduğunu anlatır da siz “ay düşüp bayılıcam galiba!” diye düşünürsünüz şaşkınlıkla…
Eee hani o kişi gıcığın tekiydi? Hani beş para etmez biriydi? Şaşırdınız değil mi nasıl olup da onun hakkında böyle sevgi dolu iyi yorumlar yapıldığına. Bu işte bir yanlışlık mı var yoksa
Neden böyle olabiliyor sizce? O kişi o kadar kötü biri ki onu nasıl seven birileri olabiliyor? Delirmiş mi bu insanlar?
İşin gerçeği şu ki; o kişi de tıpkı sizin gibi sevgileri, öfkeleri, hayal kırıklıkları, korkuları, üzüntüleri, mutlulukları ve idealleri olan biri. Onun da ailesine bir şey olduğunda canı yanıyor, o da maaşına zam aldığında sizin gibi seviniyor, bazen korkularına yenilip saçma sapan davranıyor… Yani sizden hiçbir farkı yok! Sadece biz o kişinin her yönünü görmeyi seçmiyoruz, o anın verdiği egosal bakış açımızla sadece bize ters gelen yönüne odaklanıyoruz ve hemen zihnimizde etiketliyoruz “filanca aptalın teki, kötü biri o!”. Onun da tıpkı bizim gibi biri olduğunu gerçekten görebildiğimizde ve ona öfkelenmekten, nefret etmekten ve onu kötülemekten gerçekten vazgeçip hoşgörebildiğimizde sevmeyi gerçekten öğrenmiş olacağız…
Hadi bu sevmeyi öğrenme işine o habire hakkında şikayet edip durduğunuz eşinizden veya sevgilinizden başlayın bugün Hayatınızın nasıl da ışıklarla dolup taştığına siz bile inanamayacaksınız.
Keyif ve Kolaylıkla!
Not: Baş melek Şamuel, Raguel, Zadkiel ve Cofiel’den yardım alabilirsiniz bu konuda.
Selestia Hülya Karayel